17 Mart 2012 Cumartesi

SEN

Yapayalnız bir ıslıksın sen
Yenik ve kırılmış bütün sokakları toparlayan,
Göğsümün aynasında
Yankılanan,
Ve sen
Mavinin hatırına
Hep siyahları kuşanan,
Ağla,
Ağla ki
Bütün sokaklarım yıkansın,
Ulaşılmamış yerlerim ıslansın,
Ve
Gülümse sabahları
Merdiven başında
Kara elleriyle portakalın
Kalbini yaran
Aşka ve zamana bıçak bileyen
Yaşlı adama
Aldırma
Bırak şaşırsın onlar
Çabuk sevmelerimize
Çürük kentlerin mahzenlerinde
                                                             E.Mintaş / Ist. Mart 2012
 

18 Ocak 2012 Çarşamba

BU SEN MİSİN?

Bu sen misin,
Dünyada asılı
Bir yamaç gibi,
Oyulmuş kireçten
Yumuşak ellerinle,
Bana ve hayata dokunan?
Bu gözler senin mi,
Susarak çağıran,
Metal aynalara
Düşürerek gölgelerini?
Yazılmış acıtarak
Ve kanayarak,
Irmaklar boyunca suretine aşkın,
Bu asırlara keder
İsim senin mi?
Neşeli ve kırık,
Tesadüfî ve cömert,
Hangi aynasıdır hayatın,
Sabahları yüzünü yumduğun,
Çatlaklarında uyuduğun?
Sen misin,
Korku duymadan,
Kendi denizlerinde
Uluyarak dolaşan,
Yeşil ve gri,
Biraz da ahmakça?
Senin kokun mu bu,
Çürük bir ölüden
Sızan,
Gereksiz bir kıyasla?
Sen misin,
Mavi damarları belirgin,
Üstü sarı benlerle lekeli,
İçinde kaybolduğum
Bu oksijensiz deri?
Sen misin,
Bütün savaşlardan
Yenilgiyle çıkan,
Cızırdayan kapılardan
Şarkılar toplayan?

Bu sen misin?
Erol Mintaş
İstanbul

5 Ocak 2012 Perşembe

SOKAĞIN AYNASI


Sürülmüş ve hırpalanmış
Islak sokaklar boyunca,
İki cehennem arasında asılı bırakılır kalbim
Keza cenneti yok bu ülkenin
Ben de oturur
Sokağın aynasında
Serçelerin ve güvercinlerin
Sevdasını izlerim
                                               Erol Mintaş / Ocak 2012 İstanbul

2 Ocak 2012 Pazartesi

ÖPEREK KAPATTI GÖZLERİMİ


Eksik bir oyuna gülümser gibi
Sekerek
Boynumda mavi bir kuş misali
Salınırken muskası annemin
Koştum
Bulutların altındaki ölüme
Kahverengi,

Sıkarak çocuk avuçlarımda
Sarhoş katırların
Sır gibi sakladığım gizli yükünü,

Sol cebimdeki kalemler kardeşimin
Yazacak hikâyemi,

Karanlığın güvenli koynunda
Yürüdüm
Tokatlayarak ağrıyan dişimi
Aklımda
Yıldızların aydınlattığı
Beyaz gülen, mavi bakan annemin
Yüzü,

Onca geceden ve gündüzden sonra
Henüz tamamlamışken on üçümü
Demir kanatlı kuşlar
Gagalarıyla çizdi
Kıramayacağım çemberi,

Bir ses duyuldu önce
Dost rengine bürünmüş
Rahatladı katırlarımız
Kişnedi,

En yaşlımız saygıyla eğildi
Gülümsedi,

Sonra
Kara katırım inledi
Sendeledi acıyla
Dağıldı
Mavi kehribar tespihim,

Küçük kardeşim
Hêvî
Topladı kalemleri
Yazmak için şiirimi
Katırın sağ tarafına yüklerken
Öperek kapattı gözlerimi,

                                                                                    Erol Mintaş  Aralık- Ocak 2012 / İstanbul